Bugün
paylaştığım bir yazıma yorum yapan MB yazarlarından sevgili Bumin Kağan Oğuz’un
önerisi ile günümüzün en önemli sosyologlarından Fransız filozof Edgar Morin’in
BBC Türkçede corona virüsünün yarattığı karantinanın gelecek üzerine vereceği
etkileri ile ilgili verdiği mülakatı okudum, sizinle de paylaşmak istiyorum.
Fransız
filozof, “Bu salgından nasıl bir ders çıkarılmalı” sorusuna verdiği yanıtta
küreselleşmeyi şu sözlerle eleştirdi: “Bu kriz bize küreselleşmenin,
dayanışmanın olmadığı karşılıklı bir bağımlılık olduğunu gösterdi.
Küreselleşme
tabi ki tekno-ekonomik bir birleşme üretti ama insanlar arasındaki anlayış kavramında
bir ilerleme sağlamadı, Küreselleşmenin başından 1990’lardan bu yana savaşlar,
ekonomik krizler yaşandı. Ekoloji, nükleer silahlar, işlemeyen ekonomiler gibi
küresel tehlikeler, insanlar için kaderci bir toplumu yarattı. Ama farkındalık
yaratmadı.
Bu
virüs bugün, kaderci toplumlarda ani ve trajik bir aydınlanma sağladı.
Pandemiyle mücadelede uluslararası dayanışma ve ortak kuruluşların
yoksunluğunda, bencil milletlerin kendi içlerine kapandığına tanık olduk.
“Ne
gibi değişiklikler yapılması lazım” sorusuna Edgar Morin, ‘New Deal’ (Yeni
Düzen) politikalarına alternatif geliştirilmesi gerektiği yanıtını veriyor. ‘New
Deal’ politikaları ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt’in, ‘Büyük Buhran’ (Great
Depression) sonrası 1933-1938 yılları arasında ekonomiyi düzeltmek için
yürürlüğe soktuğu bir dizi düzenlemenin adı.
Bu
uygulamalara atıf yapan Edgar Morin, “Koronavirüs bize, tüm insanlığın politik,
toplumsal ve siyasi olarak bir New Deal için, neoliberal doktrini terk edecek
yeni bir yol araması gerektiğini söylüyor” dedi ve şöyle devam etti:
“Bu
yeni yol, yıllarca gereksiz yere Avrupa’da kesintilere maruz kalan hastaneler
gibi kamu hizmetlerini korumalı ve güçlendirmeli. Bu yeni yol, temel
özerklikleri koruyan küreselleşmeyen alanlar yaratarak, küreselleşmenin de
etkilerini düzeltmeli.” Morin, ‘temel özerklikler’ tanımını da şu ifadelerle
genişletiyor: “Öncellikle gıda üretimi özerkliği, Tarımsal yeterlilik.
Tecrit
döneminin insanları nasıl etkileyeceği, ilişkilerin nasıl şekilleneceği
yönündeki bir soruya Fransız filozof ve sosyolog Morin geleneksel tanımların
değiştiğine dikkat çekerek yanıt veriyor:
“Geleneksel
dayanışma yapılarının yozlaştığı bir toplumlarda yaşıyoruz. En büyük
sorunlardan biri, komşular arası, çalışanlar arası, vatandaşlar arası
dayanışmanın yeniden inşa edilmesi... Uygulanan kısıtlamalarla, dayanışma da
güçlenecek, okula gidemeyen çocukla ebeveynleri arasında, komşular arasında...
Tüketim imkanlarımız da etkilenecek, bu durumu tüketim anlayışımızı de yeniden
düşünmek için kullanmalıyız. Yani bir başka deyişle tüketim bağımlılığı,
‘uyuşturucu bağımlısı gibi tüketmek’, gerçekten ihtiyacımız olmayan ürünleri
sarhoş olmuşçasına tüketmek, ve kalitesine göre miktar belirlemek...”
Fransız
filozof Morin’in, ‘zamanla ilgili kavramların nasıl değişeceğine’ ilişkin
yorumu da şöyle:
“Tecrit
sayesinde, içinde bulunduğumuz sıkışık olmayan, metro-iş-uyku arasında
kaybolmayan zamanda kendi kendimizi bulabiliriz. Yani, aşk, arkadaşlık, şefkat,
dayanışma, hayat şiiri...
Virüs
ortaya çıkmadan önce, tüm dünya genelinde insanların sorunları aynıydı:
biyosferin bozulması, nükleer silahların yayılması, eşitsizlikleri artıran
düzensiz ekonomi... Bir kader toplumu var. Ama zihinler kaygılı olduğu için,
bunun bilincine varmak yerine, ulusal egoizme veya dine sığınıyorlar. Tabii ki
ulusal dayanışma gerekli, bu elzem. Ama insan kaderine ilişkin ortak bir
bilince ihtiyaç duyulduğu anlaşılmazsa, dayanışmada ilerleme sağlanmazsa,
siyasi düşünce tarzı değişmezse, insanlık krizi daha da kötüleşecek.”
Arkeolog
Prof. Dr. Nevzat Çevik hocamda “Kültürel Değişimlerde Salgınların Rolü: Corona”
adlı köşe yazısında; Bugünlerde yaşadığımız Corona salgını da kültürel değişim
üzerinde de aktif bir rol oynamakta, kültür bilim açısından enteresan yeni
örnekler oluşmaktadır. Örneğin el sıkışma, sarılıp öpüşme gibi her toplumda
farklı formlarda bulunan geleneksel davranışlar Corona ile birlikte bıçak gibi
kesilmiştir. Corona salgını sonucu soframızdaki çeşitler ve içerikler de
değişmeye başlamıştır. Genel toplumsal yaklaşımlar açısından da bilime saygı ve
inancın arttığı da açıkça gözlemlenmektedir. Her akşam balkonlardan alkışlanan
bilimdir. Salgını önleyecek tek yolun bilimsel araştırmalardan çıkacağına ölüm
korkusuyla tanık olan toplumun bilime bakışı olumlu yönde- hızla değişmektedir.
artık, geleneklerin izlerini teknolojinin ilerlemesiyle ve doğal ve sosyal
çevrenin değişimiyle yeniden biçimlenen davranışlar içerisinde arayacağız.
Artık, uzaktan eğitim, ev-ofis, e-ticaret gibi yeni hayatın kuralları ve
formları geçerlidir.
Sonuç
olarak, Morin’e göre; küreselleşmenin anti hümanist, kapitalist, neo liberal
politikaları terk edilecek, kamu hizmetleri korunacak ve güçlenecek, gıda
üretimi özerkliği, Tarımsal yeterlilik ön plana çıkarılacak, dayanışma
gelişecek, insan kendini bulacak, tüketim alışkanlıkları değişecek,
Nevzat
Çelik Hocama göre ise; toplumlarda kültürel değişimler olacak (selamlaşma,
öpüşme vb.), yeme alışkanlığı değişecek, bilime olan saygı yükselecek, çalışma
konsepti yeniden düzenlenecektir.
Nizamettin BİBER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder