İnsanlık
tarihinde filozofların en çok üzerine düşündüğü konulardan birisi de ölümdür. Postmodern
çağımızda bile Doğal afetler (Deprem, heyelan, sel, fırtına, kuraklık, orman
yangını, hortum vb.), insan kökenli yapay afetler (sınai, baraj patlamaları, yangınlar, hava, su, çevre kirlenmeleri,
ulaşım kazaları), savaş, hatta tüm dünya yüzeyine yayılan ve etkisini gösteren
salgın pandemik hastalıklar ölümü sıradanlaştırdı. Ölüme karşı insanların ölümden
korkma, ölümü inkar etme, ölüme meydan okuma, ölümü isteme ve ölümü kabullenme
olmak üzere beş farklı tutum geliştirdikleri söylenebilir. İslam’a göre ölüm
bir son değil, daha gerçek bir hayat ve varoluşa geçiştir.
“İnsanların
ölümden korkması, çocukların karanlık bir yere girmekten korkmalarına benzer,
çocukların doğal korkusunu masallar nasıl arttırırsa, insanın ölüm korkusu da
öyle artar. Ölümün, günahların bir karşılığı, başka bir dünyaya geçiş olarak
görülmesi, hiç kuşkusuz kutsal, tanrısal bir düşüncedir, ama nasıl olsa
ödenmesi gereken doğal bir borç olduğundan, ondan korku duymak budalalıktır.”
diyor Francis Bacon.
M.Ö.
341 yılında Samos’ta doğan, Sade bir yaşamı ve sade bir mutluluk anlayışı olan
ve Helenistik felsefenin en önemli düşünürlerinden biri olarak bilinen, Ahlak felsefesini
geliştirmiş ve felsefenin ana düşüncesinin mutluluk olduğunu söyleyen Epikür’e
göre insanın en büyük korkusu ölümdü. Hemen hemen bütün korkuların ölüm fikrine
bağlandığını ileri sürdü ve ölümün korkutucu düşüncesini yenmenin bir insanın
en büyük kazanımı olduğunu iddia etti. Epikür’ün felsefeye olan en büyük
katkısı da ölüm düşüncesini yok etmek için ortaya attığı fikirlerdi.
Epikür,
Sade yaşanan, kaygı ve endişeden uzak durulan hatta kaygı ve endişeye yol
açacak tüm durumlardan uzak durularak mutluluğun yakalanacağına inanıyordu. Az
şeye ihtiyaç duyun. Erişmek istediğiniz şeylere kolayca erişebilecek şeyler
olsun. Zenginlik ve şöhret peşinde koşmayın çünkü istek isteği doğurur ve sonu
yoktur. Evrende her şey insan için haz objesidir. Ancak erdemle gelen bilgi
arttıkça haz da artar. Bu nedenle yönelim hazza değil bilgiye olmalıdır,
şeklinde insanlığa tavsiyelerde bulundu.
Epikür
“Öldüğümüzde ölü bedende ne olursa olsun
hissedecek bir parçamızın kalacağını düşünme hatası” yaptığımızı söyler.
Ona göre deneyimlediğimiz şeylerden korkabiliriz ama ölüm deneyimleyeceğimiz
bir şey değildir. Bilincimiz öldüğümüzü fark etmeyeceği için ölmek başımıza
gelecek bir olay değildir. Epikür bu düşüncesini kanıtlamak için farklı bir yol
izler ve doğumdan önceki zamanı işaret eder. Doğmadan önceki sonsuz günleri
düşünüp korkmuyorsak ölümden sonraki sonsuzluğu düşünüp korkmak da saçmalıktır.
Buradan da şöyle bir sonuca varır: Aslında her canlı bir şekilde ölümü tecrübe
etmiştir. Doğmadan önce ölüydük ve o günler bize nasıl düşünmesi imkansız
geliyorsa öldükten sonra da aynı şeyler geçerli olacaktır.
Epikür
huzurlu bir hayatın anahtarını ararken korkuyu yenmeye ek olarak hayattaki
beklentilerimizi de en aza indirmemiz gerektiğini söyler. Ona göre “Gelecek
günden en az şey bekleyen, onu en büyük sevinçle karşılar.” Haz hayatı
yaşanılır kılar. Ancak hayatın hazları korkunun ve beklentinin olmadığı bir iç
dünyada mümkün olabilir. Hazzın kovalanmaması gerektiği sonucuna varır.
İnsan
ne kadar ölçülü yaşarsa yaşasın, ne kadar dostluk kurarsa kursun, mutsuzluğun
kökeni olarak ölüm onun aşamayacağı bir engeldir. Epikür, ölüm korkusunun
sürekli bir acı kaynağı olduğunu görmüş ve şöyle bir çözüm sunmuş: İnsan,
öleceği gerçeğini reddediyor ve bu mutsuzluk yaratıyor, Reddediyor çünkü ölümün
korkunç bir şey olduğunu düşünüyor, Halbuki ölüm, her şeyin sonu olduğu için
acısızdır.
Seneca;
Hayattan önce, ölüme hazırlanmalıyız, Leo BuscagHa ise Hiç kimse, bu dünyadan
canlı çıkmıyor, diyordu.
Kendisine
affedilme olanağı verildiği halde adalet adına bile bile ölüme giden Socrates,
Gerçekte kimse bilmiyor ölümün ne olduğunu, insana verilen en büyük iyiliktir
belki ölüm; ama en büyük kötülükmüş gibi korkuluyor ondan, demişti.
Ölüm
hakkında Epiktetos “Ölüm daima gözünün önünde olsun, o zaman asla adi endişelere
düşmezsin ve hiçbir şeyi fazla hırsla arzu etmezsin.” şeklinde düşüncesini
açıklıyordu.
Epikür’ün
mezar taşında yazan söz felsefesini en yalın haliyle şöyle özetler: “Ölümden
korkmak anlamsızdır, çünkü yaşadığımız sürece ölüm yoktur, ölüm geldiğinde ise
artık biz yokuz.”
Nizamettin BİBER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder