Asım
Bezirci, 13 Mayıs 1944 tarihinde, Erzurum’da;
“Zaman
kalbimizde can vermiş gibi,
En
güzel renklerle süslenir mekân...
Suda
aksimizle, havuzun dibi
‘Hayat
efsanedir’ diyordu her an!”
Yunan
Mitolojisinde, efsaneye göre; kurnazlığı ile ünlü Korint kralı Sisifos, şehrine
yeterince su verilmesi karşılığında nehirler tanrısı Asopos’a, Zeus tarafından
kaçırılmış kayıp kızının yerini söyler. Zeus buna öfkelenince ölüm meleği
Thanatos’u onu cezalandırması için gönderir ancak Sisifos, ölüm
tanrısını, kendisini almaya geldiğinde kandırarak tutsak almayı başarır. Ölüm
tanrısının yakalanmasından sonra, yeraltı tanrısı Hades kimsenin ölmemesinden
işkillenip kardeşi Zeus'tan yardım ister. İnsanların ölmemelerinin bir kaosa neden
olacağını düşünen Zeus, Hades’e Sisifos’un yakalayacağına dair söz verir. Zeus’un
emri ile Hades’e yardım eden Ares, Sisifos’u yakalar ve yeraltı dünyasına
hapseder. Yeraltı Dünyasında sonsuza kadar büyük bir kayayı bir tepenin
en yüksek noktasına dek yuvarlamaya mahkum edilir.
Sisifos’un
cezası her ne kadar korkunç olsa da (sırtında sürekli taş taşıyıp tam tepeye
vardığında taşın yuvarlanması) Sisifos, bundan tuhaf bir haz alır. Tıpkı
sıradan insanların sıradan hayatlarına rağmen bıkmadan, usanmadan ve sıkılmadan
yaşaması gibi, temelde efsanenin bize anlattığı ya da anlatmak istediği “hayatın
sıradan bir kısır döngü olduğudur.”
İlgi
çekici olan neden ceza aldığından daha çok nasıl bir cezaya aldığı idi. “Yeraltı
dünyasında büyük bir kayayı sonsuza kadar tepeye taşımak.” Sisifos, ne zaman ki
kayayı tepeye ulaştırır; kaya tekrar aşağı düşer. Ve Sisifos kayayı tekrar tekrar
yukarı taşır. Bir, iki, üç,...... kayaya alışmıştır, onun her kıvrımını, yumuşak
yerlerini, keskin yerlerini öğrenmiştir nasıl olsa. Cezasının normal bir
insanın hayat denen cezasından farkı ise tahmin edileceği gibi onun cezanın
sonsuza dek sürecek olmasıdır. Ve cezanın sonu gelmez. “Sisifos, keyif
almaya bakmalıdır.”
Konu ile
ilgili Fransız yazar ve düşünürü Albert Camus
II. Dünya Savaşı ortasında yayımlanan “Sisifos
Söyleni”, deneme kitabı, adını Yunan
mitolojisinden alır. Camus, Kitapta, yaşamı
ve intiharı
sorgularken, saçmayı
başka bir deyişle uyumsuzluğu anlatır.
Sisifos,
Homeros’a
göre ölümlülerin en bilgesiydi. Aldığı ceza nedeni ile dağın tepesine çıkardığı
sırada taş aşağı yeniden yuvarlanıyor, taşın ardından bakan Sisifos aşağı inip
tekrar taşı çıkarmaya çalışıyordu. Camus’a göre bu kısır döngüyü trajik yapan
da kahramanın her deneyişinde tekrar düşeceğini bile bile taşı çıkarmaya gayret
etmesiydi. Camus, saçma kavramını kurarak, insanın yaşamın beyhudeliğinin
bilincinde olduğunu söyler.
İnsan,
her gün aynı günü
yaşar, günler birbirinin aynısı gibi görünse de her gün başka bir umut ile
uyanır. Sisifos’un. rutine karşı en güçlü silahları; azim, inanç ve umuttur.
Yaşamın
ağırlığını bir yük gibi iter ve her gün hem zirvede hem en diptedir.
Aslında,
dayanışmanın ve diyaloğun olmadığı ülkemizde “Hepimiz birer Sisifos’uz”
Nizamettin BİBER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder