Dünya
ekonomi tarihinde büyük ekonomik krizler hep olmuş ve birbirini takip etmiştir.
Tarihçiler her olay kendi başına benzersizdir derler, oysa bunalımın çoğu zaman
kendini tekrarlayan bir trendi vardır. Hyman Minsky bu tekrarlama trendini bir
ekonomik kriz modeli ile şöyle açıklıyor. Ona göre krize giden olaylar dış etkenlere
bağlı olarak büyüyen bir şokun mikro ekonomik sistemde halkı çeşitli ekonomik
nedenlere bağlı spekülatif hareketlere özendirmesi ile başlar.
Ekonomi
literatüründe kayıtlara geçmiş en eski uluslar arası kriz 1720’deki Güney Deniz ve Mississippi Şirketler krizidir.
1763 yılında Hollanda,
Hamburg, Prusya ve İskandinav Ülkelerinde ekonomik kriz yaşanmıştır.
Amsterdam
ve Londra’da, Bina-kamu hizmetlerinin, kanalların ve Doğu Hindistan
şirketlerinin hisse senetleri üzerinde yapılan spekülasyonlardan ve bu arada
Ayr Bankasının batışından meydana gelen 1772
krizidir.
Kanallar
üzerinde yapılan büyük spekülatif oyunlar ve bunların Fransa’dan gelen ara
akışı ile büyük çapta desteklenmeleri, çok kötü ürün elde edilmesi, Taşra
Bankalarının birbiri ardından batmaları 1793
ekonomik krizini meydana getirmiştir.
1799’da Hamburg’da
mal spekülasyonları ve kontinental kuşatmasının yarılması neticesinde mal
bolluğunun getirdiği fiyat düşüşleri büyük bir kriz yaşattı.
1810’da daha ziyade İngiltere’yi
etkisi altına krizdi.1815-1821, 1836-
1839 yılları arasında İngiltere ve Amerika’da yerel ekonomik krizler
meydana gelmişti.
Ekonomi
tarihinin uluslararası boyut kazanan büyük krizlerinden birisi de 1857 yılında Avrupa ve Amerikan’ın
içine düştüğü ekonomik krizdir. 1866,
1869, 1873, 1882-1882 bilinen ekonomik krizlerdi. İtalya’da başlayıp sonra
dünyayı etkisi altına alınan 1907 krizi
yaşanmıştır.
1919 ve 1920 yıllarında dünya çapında kısa ve
etkili bir aşırı büyüme (Boom) oldu.
Büyük Buhran ya da diğer adıyla Dünya Ekonomik
Bunalımı ABD’de başlayıp etkisini tüm dünyaya gösteren küresel krizdir.
Öncesindeki ticari odaklara göz atmak gerekirse New York Down Jones Borsası
1928 yılının başından 1929 yılı Ekim ayının başına kadar olan süreçte gittikçe
yükselmiş ve yatırımcılarına yüksek kazanç sağlamıştır. Fakat 3 Ekim 1929
tarihine gelindiğinde ise birkaç şirketin hissesinde ekstrem düşüşler meydana
gelmiştir. Bu düşüş sonrası 21 Ekim günü yabancı yatırımcıların
kağıtlarını ellerinden çıkarmalarıyla hızlanmış ve ardından 24 Ekim 1929
Perşembe günü borsa dibe vurmuştur. Bu süre zarfında 3.000’den fazla banka
batmış ve milyonlarca kişi işsiz kalmıştır. ABD’de başlayan buhran Avrupa’ya da yayılmış, Almanya'da Hitler çözüm olarak görülmüş ve başa gelen Hitler 2.
Dünya Savaşı’nı başlatmıştır.
1987’de Dünya borsalarının kısa zaman zarfında büyük değer kayıpları yaşaması
sonucunda Kara Pazartesi Ekonomik Krizi yaşanmıştır.
Asya Mali Krizi, Temmuz 1997’de Tayland Borsası’nda
başlayan ve Asya Kaplanları olarak bilinen birçok Doğu Asya ülkesini, para
birimlerinin ve borsalarının çöküşüne kadar etkileyen ekonomik krizdi.
Tarım
ürünleri üreten ülkelerdeki kuraklıklar ve petrol fiyatlarındaki artışlar olması 2007 Krizinin asıl nedeni oldu.
2008-2012 arasında ABD’deki Mortgage sisteminin çökmesi ve piyasalarda bir anlık
nakit kıtlığı neticesinde büyük parasal şirketler batmaya başlamış ve bunun
zincirleme etki yapmasıyla birlikte bir anda Büyük Buhran’dan daha etkili bir
kriz baş göstermişti. Tüm dünyaya sıçrayan bu kriz AB ülkelerini derinden etkilemiş ve İzlanda, İspanya, Portekiz, Yunanistan gibi ülkeler kriz çıkmazı içerisine girmişti.
Osmanlı
1873/1896 dünya depresyonunda dış
ülkelerden borç alamayınca, borcu borç ile ödemeye alışmış, 1875 yılında resmen iflasını istemiş ve
Osmanlının iflas edip tüm önemli gelirlerini Duyun-u Umumiye terk ettiği 1881
yılında Atatürk doğmuş, Atatürk, Osmanlının bu borçlu bağımlı düzenini 42 yıl
sonra değiştirmiş, genç Cumhuriyet borçlarının tamamını ancak 1954 yılında bitirebilmiştir.
Ekonomik
krizler tarihi iyi okuyan, tecrübe edebilen Ülkelere iki ders vermiştir.
Birincisi,
Kindleberger’in dediği gibi, dünyada hiç kimse, ister akıllı ister akılsız
olsun, yeni bir ekonomik krizin, bir depresyonun ne zaman geleceğini tam olarak
bilemez.
İkincisi,
ekonomi bilimi keskin bir kılıç üzerinde çıplak ayak ile yürümeye benziyor. Ne
sağa (işsizliğe) ne sola (enflasyona) düşeceksin, hedefine varmak için
yürüyeceksin ve bu arada ayaklarını da kesmeyeceksin.
Sonuç mu ne olacak? devam eden bir şeyin sonu olur
mu! Dünya ekonomisi nasıl başladı ise aynı genişleme, boom, buhran, panik,
depresyon problemleri kriz şeklinde kendini gösterecektir. Kahin değilim ama
özellikle Dünyaca Yaşadığımız uluslararası Corona pandemik virüs salgının
ekonomik kriz şeklinde bir sonucu olacaktır. Ülke ekonomimiz de bu krizden
kendini düşen payını alacaktır.
Nizamettin BİBER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder