27 Nisan 2020 Pazartesi

İrrasyonalite mi? Sezgici mi?


Çinin Huan kentinden ortaya çıkan daha sonra da tüm dünyayı etkisi altına alan korona covid-19 virüsü insanların sağ duyusunu ve akıl sağlığını da olumsuz yönde etkilemişe benziyor. Pandeminin ilk salgın günlerinde hijyen kurallarına daha fazla önem verilmeye başlandı. Kolonya ve el dezenfaktanının dışında ev temizliği için kullanılan ürünlerin de satışında patlama yaşandı. Önlem almak için çamaşır suyunu abartılı kullanan vatandaşlar ise hastanelere koştu.
Ülkemizde iİlk şaşırtıcı haber ise Trakyadan geldi. Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesinde yeni tip koronavirüsten (Covid-19) korunmak için dezenfektan ve etil alkol içen kişi hastaneye kaldırıldı.
Sonrasında ise dünyanın en süper devleti sayılan koronavirüs önlemi için 1 Trilyon Dolar ayıran ABD’nin Başkanı Donald Trump, koronavirüse karşı vücuda ışın verilmesi ya da dezenfektanların enjekte edilmesini önerdi.
Geçtiğimiz günlerde bizim vergilerimizle maaş alan TRT spikeri Sermin Baysal Ata, İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya’ya Koronavirüse karşı demir eksikliğinin giderilmesi konusunda Dr. Kaya'ya demir döküm malzemelerinin kullanılmasının faydalı olup olmayacağını sordu.
Bu haberler bana; 17.yüzyılda ortaya çıkan ancak temeli Antik Yunan’da atılmış olmakla birlikte Parmenides, Sokrates, Platon gibi filozoflar ile Descartes, Spinoza, Leibnz ve Hegel’de devam eden Rasyonalizm akımını aklıma getirdi.
Rasyonalizm (Akılcılık), anlam olarak; zorunlu kesin ve genel geçer bilgilere ancak akılla ulaşılacağını sonuç olarak doğru bilginin kaynağının akıl olduğunu söyler. Duyu organlarının verileri geçici ve doğruluğu kesin olmayan bilgilerdir ve bu verilere güvenilemez olduğunu iddia eder. Felsefe evreni ve insanı kavrarken aklı kullanarak doğru bilgilere ulaşabilir, der. Karşıtlığı olarak İrrasyonalite ise hayatta ve bilgilerde akıl dışı öğelere tek yanlı olarak ağırlık veren sevgi, duygu ve içgüdüleri, bilginin kaynağı sayan görüş, akıl dışıcılıktır.
Bu haberler akıldışılıkla mı yorumlamalıyım diye düşündüğümde ise konuyla ilgili yine başka bir akımın varlığını hatırladım.
Bu ise felsefi bir kavram olarak sezgiye akıl, zihin ve soyut düşünme karşısında hem öncelik, hem de üstünlük tanıyan Sezgicilik, İntüisyonizmdi. Bu akımın kurucusu Henri Bergson olduğundan kimi zaman felsefe tarihinde sezgicilik, Bergsonculuk olarak ta adlandırılır.
Sezgiciliğe göre bilginin, özellikle de felsefe bilgisinin kaynağı ve temeli sezgidir. Burada önemli olan sezgi kavramının içeriğidir. Felsefi anlamda sezgi, bir tür açılma, doğrudan doğruya keşfedilme ve dolaysız, aracısız birden bire kavranılma anlamında kullanılır. Zorunlu bilgiler eksiktir, ancak sezgi ile tamamlanır, iddiası taşır.
Bu akım, hayatın bir yaratma gücü vardır ve bu yaratma gücünü biyolojik temeli olan alet yapmaya yarayan zekamız kavrayamaz, der. Bunu kavrayacak özel bir yetenek ise sadece sezgi yani İntution olduğunu var sayar.
Bu ifadelere göre;
Korona virüsüne karşı önlem olarak dezenfektan içen Çerkezköylü vatandaş, koronavirüse karşı vücuda ışın verilmesi ya da dezenfektanların enjekte edilmesini öneren Trump, Koronavirüse karşı demir eksikliğinin giderilmesi için demir döküm malzemelerinin kullanılmasının faydalı olabileceğini düşünen TRT spikeri irrasyonel midir?
Yoksa sezgici midir?
Nizamettin BİBER


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder