25 Mart 2017 Cumartesi

Sivil toplum adına şovenizm


Sivil toplum kuruluşları, resmi kurumlar dışında ve bunlardan bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini üyelik ödemeleri ile sağlayan, gelirlerini sosyal amaçları uğruna bağışlayan kuruluşlardır.
Vakıflar, Dernekler, sendikalar, Meslek Kuruluşları bilinen Sivil toplum kuruluşlarındandır. Özellikle son zamanlarda İstanbul’da kurulan sayıları bir hayli artan yöresel dernekler ile Okulların Mezunlar derneklerine rastlamaktayız. Bunların evrensel tanımı ile Sivil Toplum kuruluşu olarak algılamak oldukça güçtür. Açılan bu kurumlar resmi kurumlarından bağımsız olmayıp (onların işaret edilmesi ile kurulmakta ve arka bahçesi ile kullanılmakta), bağımsız çalışmamaktadırlar. Üyeler gönüllülük usulü ile seçilmesi gerekirken, devşirme üye metodu kullanılmakta, ısmarlama yönetim kurulu üyeleri ile de kurulmasını sağlayan resmi güç odaklarının mali gücü (üye aidatlarını ödemediğinden) ile ayakta durmaktadır.
Peki arka bahçe olarak kullanılmasına yönelik açılan bu sözde Sivil Toplum Kuruluşları bunların dışında ne yapmaktadır. Şovenizmi körüklemektedir. Şovenizm, herhangi bir şeye olan aşırı, nedenli veya nedensiz oluşan bağlılık olarak tanımlanmakta olup; Özellikle de başka uluslara karşı hoşgörüsüzlük ve saldırganlık, aşırı ve bağnaz milliyetçilik anlamında kullanılan bir terimdir. Sıklıkla karşı gruba olan nefret ve kötü niyet duygularını da beraberinde getirmektedir.
Aşırı milliyetçi ve yurtsever bir düşünce olarak görünmekte olup; bu milliyetçi ve bağnaz bağlılığı sergileyen kimseye de, şovenist denmektedir. Bu kavramın isim babası durmadan ve usanmadan, hayatı boyunca Napoleon'a bağlılığını sürdüren ve ona övgü dolu davranışlarda bulunan Fransız askeri Nicholas Chauvin'dir.
Günümüzde "Şovenizm" bir kişinin ait olduğu yere ya da gruba, aşırı ve duygusal bağlılığını ifade etmek için de kullanılmakta ama asıl anlamıyla milliyetçiliğin büyük ölçüde abartılmasına dayalı gerici burjuva ideolojisi ve politikasını temsil etmektedir.
Ülkemizde özellikle büyük kentlerde ve İstanbul’da kurulan Sivil Toplum Kuruluşlarının amacı ve ideolojisi hiçbir bilimsel temele dayanmayıp, yaptıkları faaliyetlerle kaba bir ayrımcılık yaratmaktadırlar.
Irkçı (faşist) düşüncenin kaynağı şoven duygularda yatar. Şovenizm, çoğunlukla ırkçı görüşlerle el ele yürür. Bu yönleri ile saldırgan ve gerici nitelikler taşır. Bu yolla "okulunu, mahallesini, köyünü, ilçesini, ilini, vatanını sevme" bahanesiyle haklı gösterilebilir. Nitekim Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nda kitleleri savaşa sürmek için kullanılan şovenizm, en aşırı biçimini Hitler Almanya’sı ve Mussolini İtalya’sının ideolojisinde ve politikasında yer bulmuştur.
Ülkemizde, şovenizm, evrensel tanımı ile başka uluslara karşı hoşgörüsüzlük ve saldırganlık, aşırı ve bağnaz milliyetçilik anlamında kullanılamamaktadır.
Sonuç olarak; Ülkemizdeki Sözde sivil Toplum Kuruluşları; gerçekte başkalarına hayat hakkı tanımayan, kendi gibi düşünmeyenleri bertaraf etmeye yönelik, her türden milliyetçilik anlayışını benimseyen, kapitalizmin emekçi sınıfı üzerinde ayrımcılık yapmasına aracılık eden, aynı ülkede yaşayan insanları birbirinden daha üstün gösterme amaçlarına alet edinen bir vurucu şoven silah haline getirilmiştir.
Nizamettin BİBER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder