5 Şubat 2017 Pazar

Sosyal bilimler araştırma konusu


Her toplum, her evrede bilimin bütün kollarında hangisinin ön plana çıkaracağını, hangi konuların ikinci plana çekileceğini kendisi tayın eder. Toplumla bilim karşılıklı etkileşir. Fakat toplum bilgiyi genellikle sınırlar. Sosyal Bilimler bu karşılıklı etkileşmenin en açık görüldüğü bilim kollarından biridir.
Türkiye’de neyin araştırılacağını tayın eden bilim adamının masa başında yapacağı tercihler değil, temel toplumsal yapı dinamiklerinin işlemesidir. 1945’ten sonra bütün siyaset bilimciler demokrasinin erdemlerinden, Türkiye’ye getireceği yararlardan söz ediyorlardı. Örneğin, O tarihten bu yana çok partili rejime geçerek, batının Burjuva demokrasisinin uygulanması, Türkiye’ye yarar mı zarar mı getirmiştir? Bugün siyaset bilimcileri çoğu demokrasinin erdemlerinden söz etmiyor. Yer yer feodal, yarı feodal özellikler gösteren bir toplumda, çok partili batının burjuva demokrasisinin uygulanması sonucu hangi sonuçları ortaya çıktığı araştırılmış mıdır? Demokrasi erdemli insanların yönetim şekli iken, erdemde bilgi ile oluşurken, feodal özellikler gösteren bir toplumda, özellikle 1940'lı yıllardan sonra uygulanan yönetim anlayışları, demokraside hiçbir erdem bırakmamış, geniş halk yığınlarının değil, feodalitenin ve onlarla ittifak ve işbirliği halinde olan öteki egemen sınıfların çıkarlarını koruduğu anlaşılmıştır. Bu sonuç; Ülkedeki gelir dağılım tablosu tarafından da desteklenmektedir.
O halde neyin araştırılması gerektiğini tayin eden bilim adamının bizzat kendisi değildir. Araştırma konuları temel toplumsal yapı dinamiklerinin işleyişi sonucu zaten ortaya çıkmalıdır. Bilim adamı bugünkü koşullarda, toplumsal yapı dinamiklerini bilimsel olarak doğru-dürüst analiz ederek, bu dinamiklerin geleceğe doğru nasıl bir doğrultu, projeksiyon göstereceğini de sağlam bir şekilde ortaya koymalı, gelecekte meydana gelecek olası oluşumlara şimdiden işaret edebilmelidir. Sosyal bilimler, akademik dünyanın tozlu koridorlarında kaybolmaktan, entelektüel dünyanın elinde oyuncak, bar mekanlarında meta olmaktan kurtarılmalıdır. Akademik dünyada doktora düzeyinde yapılan çalışmalar; “Tek Parti düzlemindeki devlet baskısının paradigması”, “Kadına şiddetin yönelimsel kırıntısı”, “Göç olgusunun betimlenmesinin izleği” veya “Düşündeki kıvırtık sapmanın hıyarsal buluntusu” gibisinden sadece kendileri gibi deha sahiplerinin anlayacağı ağır ve derin sözlerden ibaret, akademik sınırlar içinde sıkışmış kadük sosyal bilim çalışmalarıdır.
Ayrıca; tek gözü kapalı, öbür gözü mikroskopla bakan kışkırtıcı özellikteki akademisyenler, akademisyen niteliğinin gerektirdiği objektifliğe de, etik değerlere de taban tabana zıt, akademik kaliteden yoksun, sıradan ideolojik, siyasi, sosyal içeriksiz, sorunlara değinmeyen çalışmalara imza atmaktadırlar.
Bilimsel perspektif, hem sınırlarımız hem de olanaklarımız hakkındaki farkındalığımızı artırır. İçinde yaşadığımız toplumun işleyiş kalıplarını anlamamızı sağlayıp, bunlara benzer yapıların birçok toplumda var olduğunu gösterir. Oyunun kurallarını ne kadar iyi anlarsak, iyi oyuncu olma olasılığımız o kadar artar. Başından itibaren sosyal bilimin vaadi, bilimsel ilerleme kadar, kamusal ilgiyi aydınlatmak da olmuştur. Başkalarının nasıl yaşadıklarını yeterli bir biçimde anlarsak, onların sorunları hakkında daha iyi bir anlayış geliştirebiliriz, cümlesi dikkate değerdir.
Özellikle yoksulluk, yolsuzluk, işsizlik, eğitim, sağlık, kültür ve kentleşme, demokratikleşme, göç, ülkeye gelen göçmen, mülteci sorunları, kadına ve çocuklara cinsel istismar ve şiddet, çevre sorunları, Terör, İnsanların korunması ve güvenliğine dair sorunlar (Hırsızlık, gasp v.s), ulaşım, trafik sorunları, seküler yaşam ve laiklik karşıtlığı vb. gibi alanlarda sorunları belirleyip çözüm önerileri aramak, en azından bu alanda çalışanların bir bölümünün sosyal bilime yüklediği işlevler arasındadır.
Sosyal bilimler içinde yaşadığımız dünyayı anlamaya çalışan, son derece heyecan verici bir bilim dalı, bazılarına göre bilimlerin içinde en ihtiraslısı ve alanı en geniş olanıdır. Toplumsal değişme, sanayileşme, romantik aşk, boşanma, din, savaş, hukuk, suç, gençlik, kadın, işçi sorunları ve küreselleşme vb. sosyal bilimlerin ilgilendiği konulardan sadece bir kısmını oluşturur.
Peki, sosyal bilimlerde araştırma konusu ne olmalıdır?
Ayağı yere basan, güncel sorunları işleyen, proaktif (meydan gelebilecek herhangi bir şeye önceden hazırlıklı olmak, planlarını oluşturmak) önlemler alınmasını sağlayacak verilerin elde edilmesine yönelik konular araştırılmalıdır.
Nizamettin BİBER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder