5 Şubat 2017 Pazar

Ruminasyon Bireyli Toplum



Bildiğimiz odur ki sosyolojik bir varlık olarak insan, diğer insanlarla beraber yaşıyor ve ister istemez sığası oranında gözlem yapıyor. Bizler, insanların düşünce ve davranışlarını anlamlandırmaya çalışıyoruz. Ben; en çok iktidar tapınmacılığı yapanlardan, merkez olgusunun yanından, bir topluluktan veya güçten kendini ifade edenlerden, yalakalardan hoşlanmıyorum. Hatta bir kişiyi tanımlarken onun güçle, erkle ilişkisine ve güce karşı gösterdiği tavrına bakarım. Sorgulamayan, eleştirmeyenleri pek ciddiye almam. Başkasının aklını nirengi yapanları, icazet merkezleri oluşturan tutumları çok itici bulurum. Sosyal ilişkilerimde seçicilik yapar, genelde özgün kişilikleri tercih ederim. Bir de lafın tamamı deliye anlatılır şeklinde her şeyi anlatmamı bekleyenler ile hızlı anlamayanlardan sıkılırım. Yorulmamak adına o tiplerin bulunduğu alanı hızla terk ederim. Ne yapayım böyleyim, her anlamda ideallere sahibim.
Cari Schurtz’ın “ideal denen şey bir yıldıza benzer, ona hiçbir zaman yetişilemez; ama tıpkı denizcilere olduğu gibi, bize de yolumuzu gösteren odur.” sözünü düşünür, onların peşinde ideallerimin peşinde koşarım.
General Douglas Mc Arthur’ın “İnsanı ihtiyarlatan, geride bıraktığı yılların çokluğu değil, ideal yokluğudur. Yıllar cildi buruşturur; fakat idealsizlik ruhu öldürür.” sözüne göre ihtiyarlamamaya, cildimi korumaya ve ruhumu canlı tutmaya çalışırım.
İdealler bir yana, topluma ait bireylerin düşünceleri ile bazı tutum ve davranışlarını tanımlamakta güçlük çekeriz, zihnimizi zorlanır. Bilgi dağarcımız yeterli gelmeyebilir. Ama bilimsel çalışmalar, doğayı, canlıları ve doğa içinde yer alan sosyal olayları en ufak ayrıntısına kadar inceleyip çalışma konusu yapmaktadır.
Özellikle kamuda çalışmam nedeni ile insanların bir arada topluca olması onların davranış ve tutumlarının gözlem yapmam açısından iş yeri benim için açık bir laboratuar özelliği taşır. ister Kamudan olsun özel hayatımdan olsun son 20 yıldır bir insan tipi var ki anlamakta zorlanıyordum. Evet sonradan öğrendim ki bir psikolojik rahatsızlıkmış. Efendim siz her gün, üstüne yeni bir şey koymadan eksik gedik olmadan aynı konu hakkında aynı şeyleri konuşan birilerine rast geldiniz mi? Birileri sürekli aynı şeyleri tekrar ederek konuşuyor ve konuştuğu şeyler ise geçmişe dair içerik taşıyorsa bilin ki o kişiler ruminasyon hastasıdır. Yıllardır her gün aynı espri veya fıkrayı, bir olay karşısındaki örneği günde onlarca kez tekrarlayan tanıdığım insanlar içerisinde mühendis meslektaşlarım bile var. Toplumun tüm alanları ruminasyon oluşturmak için adeta tarla görevi yapıyor. Peki nedir ruminasyon rahatsızlığı?, kökeni Latince Rume kelimesinden gelen, (Rumen geviş getiren hayvanlarda sindirilen besinlerin bakteriyel fermantasyona maruz kaldığı midenin ilk bölümü) ruminasyon (Rumination) 16. yüzyıldan itibaren Batı dillerinde hem “tekrarlayıcı bir şekilde düşüncelerin zihinde dönüp durması” hem de “geviş  getirmek” anlamlarında kullanılmaktadır.
Ruminatif bireyler, geçmislerini değerlendirdiklerinde olumsuz anıları daha sık zihinlerine getirmekte, yaşamlarının büyük çoğunluğunun olumsuz olaylarla dolu olduklarını düşünmekte, başarılarını küçümseme, hatalarını genelleştirme gibi kötümser, yanlış çarpıtılmış yorumları daha fazla kullanmaktadırlar.
Ruminasyon etkisi altında olanların en hassas olduğu durumlar “endişe” “belirsizlik” ve “kontrol” dür. Bu tür düs¸üncelerin birçoğunun ana teması “kontrol edilebilecek önemli durumlar üzerindeki belirsizlik” şeklinde ifade edilmektedir. “Dar gelirlilik, sorunlu evlilik, memnun olunmayan iş yaşamı” gibi kronik stresöre maruz kalanlarda ve yas sürecinde sevdiklerini kaybetmek yanında sosyal sorunlara veya kronik hastalığa maruz kalanlarda ruminasyona eğiliminin daha fazla olduğu tespit edilmiştir. İnsanın düşünebilmesi, kendini geliştirmesi zor bir eylemdir, nedenlerine bakıldığında toplumdaki Ruminasyon sayısının fazlalığına şaşırmamak gerekir.
Psikolojide, sürekli olarak geçmişte olanları hatırlama, yaşananları yeniden yeniden kendine yaşatma, zihinde yeni bir bakış açısı geliştiremeden devamlı dönüp durması olarak “ zihinsel geviş getirme” diye tanımlanan, tekrarlayıcı düşünce tipi psikolojik rahatsızlık taşıyan epey ruminasyon hastaları ile yaşamı paylaşıyoruz maalesef.
Her 3 kişiden birinin ruh sağlığının bozuk olduğu toplumumuzda ruminasyon hastalarının katılımı ile toplumsal ruh sağlımız olumsuz etkilenmektedir. Tedavisi ise bizim hem bilgi dağarcımızı aşmakta hem de mesleki formasyonumuzun dışında kalmaktadır. 
Nizamettin BİBER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder