Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Yılmaz Esmer, Türkiye’deki kutuplaşmanın boyutlarını ortaya çıkarmak adına yaptıkları nitel bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Türkiye’nin en büyük 20 ilinin AKP ve CHP İl Başkanlarının kendi web sitelerinden fotoğraflarını aldıklarını belirten Prof. Esmer, araştırmadan çıkan ilginç sonucu şöyle anlattı: “Hepsi benzer giyimli, kravatlı adamlar. Deneklere, öncelikle bu kişiler arasından tanıdıkları biri olup olmadığını sorduk, var diyenleri eledik. Geriye, gösterdiğimiz fotoğraflardaki kişilerin kimliğine ilişkin hiçbir bilgisi olmayan denekler kaldı. AKP ve CHP İl Başkanlarının fotoğraflarını çift olarak yan yana koyarak deneklere gösterdik ve “söyleyin bakalım” dedik, “bu adamların hangisi AKP’li, hangisi CHP’li.” Burada deneklerin yazı tura atar gibi seçeneklerden birini seçmesi beklenir. Ama sonuç ne çıktı biliyor musunuz: Yüzde 75 oranında doğru tahmin!”
Prof. Esmer, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül ile gazetenin eski genel yayın yönetmeni Can Dündar’ın Anayasa Mahkemesi tarafından verilen tahliye kararına ilişkin olarak, hangi AYM üyelerinin “tahliye edilsin” ya da “edilmesin” dediğini de deneklere sorduklarını söyledi. Esmer, “Ve denekler, yüzde 85 doğru yanıt verdi, düşünün, sadece resme bakarak” dedi.
Araştırma ile ilgili BirGün gazetesinden Meltem Yılmaz’ın sorularını yanıtlayan Prof. Esmer, araştırmanın sonuçlarını “Çok ciddi kutuplaşmanın sonucu. Size göstersem siz de doğru cevabı verirsiniz bence” sözleriyle yorumluyor.
İnsanlarımızın birbirlerinin sadece yüzüne bakarak kimin “bizden” kimin “onlardan” olduğunu tahmin edebildikleri bir duruma geldiğimizin sonucu ortaya çıkmıştır.
Pof. Dr. Yılmaz Esmer ise bu sonuç bize beynimizin ilkel kısmını kullandığımızı göstermektedir. İlke beynin kullanımında İnsan, aldığı kararlarının küçük bir kısmını düşünerek alsa da çoğunu, hiç düşünmeden, kendine göre bazı yöntem ve kısa yolla kullanmasıdır. İnsanı yöneten ilkel yani sürüngen beynimizdir. Sürüngen beynimiz bencil, yeri geldiğinde saldırgan, kendini korumaya yönelik, açgözlü ve kuşkucu bir yapıya sahiptir. Aynı deneyin ABD, İsviçre ve Almanya gibi Ülkelerde de yaptıklarını söyleyen Esmer, Türkiye’deki oranlara hiçbir Ülkede rastlamadıklarını ifade etti. Bu sonuç, öyle görünüyor ki çok da övünebileceğimiz başarı sayılmaz.
Prof. Yılmaz Esmer’in Meltem Yılmaz’ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle: Öncelikle referandum sonuçlarına ilişkin genel değerlendirmelerinizi merak ediyorum. Siz yüzde 51,5’e karşı 48.5’ten ne sonuç çıkarıyorsunuz? “Ben her şeye rağmen, yani açıkça hiç eşit olmayan şartlarda geçirilen bir kampanya sürecine rağmen, Hayır cephesinin bir hayli başarılı olduğunu düşünüyorum. Bu başarı zaten rakamlarla ortada ve tersini iddia etmek mümkün değil. CHP’nin kendi oy potansiyelinin hayli üzerine çıktığı da görünüyor. Yüzde 49 küçümsenecek bir oy oranı değil. Keşke bu referandumdan gerekli mesaj alınsa da, ‘yüzde 51’ ile bir ülkenin yönetim sisteminde bu kadar radikal değişiklik yapılmaz denilse. Ama ben böyle bir mesajın alınmayacağını biliyorum, zaten söylendi de, “Tamamdır, bitmiştir” denildi. İlerde bunun çok büyük problemler yaratacağını göreceğiz.”
Kutuplaşma: iki fikir, düşünce, nesne ya da herhangi bir şeyin birbirlerinden zıt yönde hareket ederek uzaklaşması olarak tanımlanabilir. Ülkemize 12 Eylül 1980 öncesi sağ sol kutuplaşmanın verdiği derin çatışma ve tamiri olanaksız acılara hemen hemen hepimiz tanığız, sürecin doğurduğu olumsuz sonuçları halen yaşamaktayız. Kutuplaşma, Anadolu’da yüzyıllardır devam etmekte, emperyalistler özellikle farklılıklarımızı kutuplaştırma ve ayrıştırma amacına hizmet ettirmektedirler. Türkiye Kurumsal Sorumluluk Derneği'nin yürüttüğü Türkiye’de Kutuplaşma Araştırması sonuçlarına göre; Siyasi parti tabanları birbirleriyle iş yapmayı, kız alıp vermeyi hatta çocuğunun arkadaşlık yapmasını dahi istemiyor.
Etnik kimlik, ideolojiler ve dini görüş çevresinde keskin bir şekilde devam eden Türk-Kürt, Laik-Anti Laik gibi derin kutuplaşmalar, potansiyel toplumsal sorunlara gebe olduğumuzu açıkça göstermektedir.
Nizamettin Biber
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder