Dişleri ve diş etlerini, sıkıca kümelenmiş kılların bir çubuğa bağlanarak ve ağızın ulaşması zor yerlerini temizlemek için kullanılan araca “Diş fırçası” diyoruz. Dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan kazılarla da diş fırçasının kullanılmaya başlamasından çok daha önceleri, ağız sağlığına yönelik farklı araçlar kullanıldığı kanıtlandı. Bu araçlar arasında misvak, ağaç dalı, kuş tüyleri, hayvan kemikleri ve kirpi iğneleri yer alıyordu.
Diş fırçasının atası olarak bilinen misvaklar, genellikle ucu yıpratılmış dallardan ibaret olan, dişlerin fırçalanmasında kullanılan ilk araçlardır. İlk misvaklar, M.Ö. 3500 yılına ait Babil’deki bir kalıntıda ele geçirilmiştir. M.Ö. 3000’de Mısırlı bir mezarda ve M.Ö. 1600’de Çin’e ait bazı kayıtlarda da diş fırçasından bahsedilmektedir. Yunanlılar ve Romalılar, kürdan benzeri ağaç dallarını kullanarak dişlerini temizlerken, Qin Hanedanı’na ait mezarlıklarda yapılan kazılarda da bu tip kürdan benzeri dallar ele geçirilmiştir. Misvaklar halen günümüzde Afrika kıtasında ve Birleşik Devletler’in güney kesiminde bulunan kırsal alanlarda kullanılmaya devam edilmektedir. İslam Dünyasında M.S. 7. yüzyılda başlanılan misvak kullanımı, kutsal bir eylem olarak nitelendirilmekte, her namazdan önce günde beş kez kullanılması önerilmektedir.
Modern diş fırçasına benzeyen ilk kıllı diş fırçası, Tang Hükümdarlığı (619-907) döneminde Çin’de kullanılan domuz kılındandı. Diş fırçası kılları Sibirya ve Kuzey Çin’de bulunan domuzlardan alınırdı zira o bölgelerin soğuk iklimi, daha sağlam kılların üretilebilmesini sağlıyordu. Ardından bu kıllar, bambu ya da kemikten yapılan saplara iliştirilerek bir diş fırçası haline getirilirdi. 1223 yılında Japon Zen ustası Dogen Kigen, Shobogenzo üzerindeki kayıtlarında, Çinli monkların at kuyruğu kıllarının öküz kemiklerine iliştirilmesi ile oluşturulmuş diş fırçalarını kullanarak dişlerini temizlediğini belirtmiştir. Kıllı diş fırçası, bir süre sonra Çin’den Avrupa’ya seyahat eden gezginler tarafından yanlarında getirilmiş, Avrupa Kıtası’nın diş fırçası ile tanışması da bu sayede mümkün olmuştur. M.S. 17. yüzyılda Avrupa’da da kullanılmaya başlayan diş fırçasının en erken kaydına, Anthony Wood’un 1690 yılında yazdığı otobiyografisinde, ahşaptan yapılma bir diş fırçasını J.Barret isimli birisinden aldığını bahsettiği yazısında rastlanır. Avrupalılar, Çinli tüccarların getirdiği ve domuz kıllarından yapılma diş fırçalarını çok sert bulmuşlar ve domuz kılından yapılanın yerine at kılından yapılan ve görece daha yumuşak olan diş fırçalarını tercih etmişlerdir.
Avrupa’da İngiliz William Addis’in çok miktarda diş fırçasını 1780 yılında üreten ilk kişi olduğuna inanılır. 1770 yılında bir isyana neden olduğu için hapse giren ve orada dişlerini temizlemek için kendine özgü bir yöntem geliştiren Addis’in yöntemi, bir bez parçasını kurum ve tuzdan oluşan bir karışıma batırıp bu karışımı dişlerine sürerek onları temizlemesinden ibaretti ancak bu yöntem pek verimli değildi ve geliştirilmesi gerekiyordu. Addis bir gün bir önceki gece yediği yemekten arta kalan küçük bir hayvan kemiğini aldı ve o kemik üzerinde küçük delikler açtı. Ardından gardiyanlarından birinden aldığı hayvan kıllarını, üzerinde delikler açtığı hayvan kemiğine işledi ve bu kılları yapıştırıcı kullanarak kemiğe yapıştırdı. Hapishaneden salıverilmesinin ardından bu yöntemle hazırladığı diş fırçalarını üretmek üzere kendi işini kurdu ve kısa sürede zengin oldu. 1808 yılında ölen Addis, şirketini en büyük oğlu William’a bıraktı ve bu şirket, 1996 yılına kadar aynı aile bireylerine ait olmayı sürdürdü. Wisdom Diş Fırçaları adı altında faaliyet gösteren şirket, Birleşik Krallık’ta her yıl 70 milyon adet diş fırçası üretmekteydi. 1840 yılına kadar diş fırçaları, İngiltere, Fransa, Almanya ve Japonya’da üretiliyordu. Görece daha ucuz olan diş fırçalarında domuz kılı, daha pahalı olanlarında ise porsuk kılı kullanılıyordu.
Daha gelişmiş bir tasarıma sahip olan diş fırçaları ise, Sibirya yaban domuzu kıllarının işlendiği kemikleri kullanıyordu ancak diş fırçalarında hayvan kılı kullanımı, kılların bakterilerin üremesine elverişli bir ortam olmasının yanı sıra kısa sürede kurumadıkları için tercih edilmiyordu. Ayrıca hayvan kılları çok geçmeden dökülüyordu. Bazen kemiğin yerine fildişi ya da ahşap da kullanılıyordu. I.Dünya Savaşı’na kadar diş fırçalama alışkanlığı olmayan ABD'lilerin askerleri, dişlerini her gün fırçalamak zorundaydılar.
1900’lerde selüloid tutacağı olan diş fırçaları, kemikli diş fırçalarının yerini almaya başladı. Bunun yanı sıra yine o güne kadar kullanılmakta olan doğal hayvan kıllarının yerine naylon gibi sentetik fiber malzemeler, 1938 yılına kadar DuPont tarafından kullanıldı. Naylon tutacağı olan ilk diş fırçası ise 24 Şubat 1938’de satışa sunuldu. Broxodent markasına sahip dünyanın ilk elektrikli diş fırçası ise İsviçre’de 1954’te icat edildi. 21. yüzyılın başlangıcında ise naylon tutamaçlar yaygın olarak kullanılıyor ve tutamaçlar, genel olarak termoplastik malzemelerin şekillendirilmesi ile oluşturuluyordu.
Günümüzde ise üretilen diş fırçaları, eğimli bir yüzeye sahip olduğundan en arkadaki dişlere bile kolaylıkla ulaşabiliyor, diş fırçasının kılları, birbirlerine çok daha yakın bir şekilde dokunduğundan, bu sayede dişlerde çürümeye yol açan yemek artıklarının da temizlenmesi de sağlandı. Son değişiklik ise fırçanın dış kenarlarındaki kılların, iç kesimindekilere oranla daha uzun ve yumuşak olmasıydı. Bu sayede diş araları da verimli bir şekilde temizlenebiliyordu. Her bir üretici, kendi ürettikleri diş fırçasının tasarımının, o güne kadar kullanılan standart diş fırçalarından çok daha iyi sonuç verdiğini iddia ederek, reklamlar yaptı. Farklı kıl sertliklerine, şekillerine ve biçimlerine sahip olan diş fırçalarından, diş hekimleri, “yumuşak” kıllı diş fırçalarının kullanılmasını önermekte, sert kıllı diş fırçalarının, diş minesine ve diş etlerine zarar verebileceğini ifade etmektedirler.
Gelişmiş, refah düzeyi yüksek Ülkelerdeki insanların onsuz yapamadığı bir icat olarak seçilen diş fırçasını, Ülkemizde yapılan araştırmalara göre nüfusun yüzde 86’sı kullanmıyor.
Nizamettin BİBER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder