Uygarlığın
simgesi, aydınlığın ve kültürel kimliğin temel yapı taşı kitap ile aydın
arasında nasıl bir ilişki vardır?
Tarihte
toplumların ve insanların yaşamında keskin değişimler olmuştur. 15. Yüz yılın
ikinci yarısında matbaanın bulunması, tüm insanlığı derinden etkilemiştir.
Uygarlık tarihi bir anlamda matbaanın icadıyla başlar. Matbaada kitapların seri
halde basılması ile bilgi, düşünce ve aydın dünya görüşü dünyanın her bir
yanına yayılmıştır.
Kitaplar
aydın insanın dolayısı ile toplumun aydınlık yarınlara ulaşmasını sağlayan
köprü diğer bir ifade ile aydınlığa açılan pencerelerdir.
Uygar
ulusların yapı tuğlası kitap, harcı kağıttır. Bu malzemelerden oluşan yapının
temelleri öyle sağlamdır ki o yapıyı hiçbir güç kolaylıkla yıkamıyor.
Aydın
olmak beyin ve yürek çilesi gerektiriyor. Aydının dünyasında suya sabuna
dokunmamaya, gelen ağam, gidene paşam demeye yer yoktur. Aydının görevi
toplumsal kaygılara ilgisiz kalmak, masal, düş ve ütopyalardan beslenmek, hele sessiz
şeytan olmak hiç değildir.
Ona
biçilen görev; toplumu dürüstçe yönlendirmek, yanında ve önünde yer almaktır.
Gerçek
aydın konumu gereği bazen ödün vermemenin, güven vermenin, ışık ve umut olmanın
bedelini çok ağır ödeyebilir. Toplumu sırtında taşımanın, çağdaş ve hakça bir
düzen istemenin bedelini de ağır öder aydınlar.
Toplumları
yasakların değil, yasaların yönettiğinin farkına ve ayırdına varan kişi olarak
aydının beslendiği verimli tarla kitaptır. Savunan ve uygulayan kalemini
bükmeye, başını eğmeyen onurlu insan da odur. Aydının dünyası erdem hoşgörü,
içtenlik, inanç ve saygı üzerine kuruludur. Küçük hesap adamı değillerdir.
Erdemin, adaletin, özgürlüğün, ahlakın simgesi olan aydın, dik değil dimdik
durur, her ölenle ölümü, her doğanla yaşamı paylaşan dost, deniz feneri misali
ışık saçarak yol göstericidir. Sürekli bir eğitici olarak yiğitlik ve dürüstlük
örneğidir.
Duyarlılığını
topluma yöneltmek zorundadır. Sessiz kalamaz, bilmiyorum diyemez, baskıya
uğrayabilir, bedenen ortadan kaldırılabilir ama düşüncesi, çizgisi ve etkisi
sür git devam eder.
Okumanın
gelişmek, özgürlük, yazmanın ise yaşamak olduğuna inanan ve bu inancını
toplumla paylaşmayı amaçlayan aydın bazen ciltler dolusu eserler, bazen insan
ruhunu derinden etkileyen şiirler ve yazılar bazen de onulmaz acılar boşluklar
bırakır artlarına.
Jean
Paul Sartre diyor ki “Aydın, korkmadan düşünen adamdır.”
Okumayı
bırakmak aydınlıktan uzaklaşmak, azar azar ölmektir. Voltaire yüzyıllar
öncesinden sesleniyor bize; “Ülkeleri yönetenler insanlar değil kitaplardır.”
İnsanlığın
zaman zaman sevgi, saygı, özlem ve umutla, zaman zaman korku ve kuşku ile
baktığı kitaplar, aydının en temel besin kaynağıdır.
İnsanın
eğitim sürecinde ve yaşam boyunca başarıya götüren en önde gelen çaba
okumaktır. Yüzyılların araştırma, deneme ve düşünce ürünü kitaplardan
yararlanmak her aydın için kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.
Kitap
sevgisi her aydının her okuma yazma bilenin ve her uygar kişinin yaşamsal
zorunluluğudur.
Kitaplar
bize ve aydına dünü öğretir, yarını aydınlatır.
İnsan
okur, aydın daha da çok okur.
Nizamettin BİBER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder