3 Nisan 2018 Salı

Kadının Çedik-Pabuç Adeti Özgürlüğü

Bizimkiler bir harika dostum, genelde başta İngilizler olmak üzere tüm Batılılara kâfir diyerek ateş püskürürler ama konu leyhlerinde oldukları zaman ise onları referans almaktan hiç beis duymazlar, Yaman çelişkiler coğrafyasıdır Anadolu.

Zaman zaman kütüphanemi karıştırır kendimce okurum diye edindiğim kitaplardan ilginç bulduklarımı inceler okurum. Filiz Barın Akman tarafından derlenen, Batılı Seyyahların Gözüyle Osmanlı Kadını adlı kitabi inceliyorum da
Tanıtım yazısında; Özellikle evlilik ve boşanma gibi konularda Osmanlı kadınının sahip olduğu hakları Avrupa kadını ile karşılaştıran Filiz Barın Akman şaşırtıcı bir şekilde Avrupa kadının İslâm’ın kadınlara verdiği değere ancak son yüzyılda erişebildiğini tespit etmiş. Batılı Kadın Seyyahların Gözüyle Osmanlı Kadını zihinlerdeki Osmanlı kadını algısını değiştirecek, Osmanlı kadınıyla ilgili pek çok efsane yerle bir olacakmış.
Kitabın 61-62 sayfalarında Osmanlı kadının özgürlüğünün sembolik göstergesi olarak yorumlanan “çedik-pabuç” âdetinden bahsedilmektedir. Lady Montagu, Sophia Poole, Julia Pardoe’nun da aralarında bulunduğu pek çok seyyah kadının harem kapısının önüne evin hanımının koyduğu sarı sokak pabuçlarının, kadınlara kocalarına karşı kendi kişisel alanlarını koruyabilme gücü verdiğini belirtmişler.
Bu çedik pabuç adeti kadının meşgul olduğunun, müsait olmadığının ya da misafir ağırladığının, kısacası kocasının müdahalesi olmadan, kendi başına kalmak istediğinin işaretiymiş. Harem kapısında pabuçları gören koca ise kesinlikle kadının alanına müdahale edemezmiş, eşinin kendisine müsait olduğunu bildirene kadar selamlıkta beklermiş. Bu adet kadının kişisel alanına eşinin duyduğu saygının bir göstergesi olmasının yanı sıra, Pardeo’nun seyahatnamesinde detaylı anlattığı şekilde, haremde saygı ve ahlak kurallarının gözetlediğinin vurgulamış. Aynı zamanda, “çedik-pabuç” adeti o dönem Avrupalı erkek yazarlar arasında yaygın olan “erkeklerin cinsel isteklerine amade şehvetli harem kadınları algısının da yanlışlığını ortaya çıkarmış.
Seyahatnamesinde Pardeo “çedik-pabuç” âdetini şöyle ifade etmektedir.
“Bir Türk erkeğinin istediği zaman eşlerinin apartmanlarına girme hakkı yadsınamaz bir gerçek olmasına rağmen, Türk erkeği, neredeyse diyebilirim ki bu hakkını hemen hemen hiç kullanmaz. Haremde bir oda evin erkeğine ayrılmıştır ve burada o evde çalışan köle aracılığı ile çağırttığı kişinin yanına gelmesini bekler. Kendi yaşadığı selamlık kısmına geçerken, harem merdivenlerinin dibinde çarıkları görmesi durumunda ise hiçbir bahane ile hareme giremez. Bu özgürlük Osmanlı İmparatorluğunda yaşayan her kadına tanınmıştır. Misafirlerin ziyaretleri birkaç gün sürdüğü durumlarda ise, yine bir köle aracılığı ile koca, hareme geleceğini bildirir, böylece de orada bulunan yabancı kadınların toplanmalarına süre tanınmış olurdu.”
Tarihsel olarak da bugün de kadının hak, onur ve özgürlük açısından tam bir insan olduğu ve bunun tartışılmaması gerçeğini evrensel bir bilince dönüştürme konusunda yetersiz kaldığımız ortadadır. Kadının giyimini, dışarı çıkışını, gülüşünü, konuşmasını, kısacası kadının bütün yaşam alanlarını ve davranışlarını konu ve sorun eden bir anlayışın yansımalarıyla her gün karşılaşmaktayız. Gelenek, toplum ve kültür adına onun hayatına müdahale etmeyi ve şekillendirmeyi kendimizin doğal hakkı sayıyoruz. Kadının sahibi olmayı, müdahale etmeyi, bu konuda konuşmayı ve kural koymayı kendisine hak gören çarpık zihniyetten arınmalıyız. Kadını hak sahibi insan olarak görme bilinci her şeyden önce kadının hayatın her alanında katılımını esas alır. Çalışma hayatında, bilimde, sanatta, felsefede, medyada, akademide, eğitimde, ticarette, diplomaside, siyasette, güvenlikte, bütün yaşam alanlarında kadın, aklıyla, üretkenliğiyle, çabasıyla var olmalıdır. Kadının hak sahibi varlık olarak tanınması ve güçlenmesi, insanlığımızı güçlendirecektir. Kadın hakları, kadına aklını kullanma, ufkun ötesine geçme olanağı verir. Zira aklını kullanan ve ufkunu genişleten kadın, aydın ve refah bir toplumun en temel unsurudur.
Osmanlıda“çedik-pabuç” adetinin özgürlüğü bir yana; tüm kadınlarımızın 8 mart Dünya Kadınlar gününü kutluyorum.
Nizamettin Biber

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder