Akıl, insanın en önemli varlığıdır ve İnsan ne kadar akıllı olursa olsun, ‘aklın iyi kullanılabilmesi’ de, en az ‘akıllı olmak’ kadar önemli bir konudur.Peki, Ne demek aklın araçsallaşması? Kısaca, yaşamın kendisini amaç olmaktan çıkarıp herhangi başka bir amaç için aklın bir araç olarak kullanılmasıdır. Zamanımızda, bu tutum; iktidar olmak, gücü ele geçirmek ya da gündelik yaşamı sürdürme stratejilerini gerçekleştirmek için yoğun olarak kullanılmaktadır.
Eleştirel kuramın ideal standardı, Hegel’in akıl kavramıdır. Frankfurt Okulunun Düşünürlerinden Horkheimer “Bireylerin özgür gelişimi, nesnel aklın; yani toplumun aklının gelişimine bağlıdır.” görüşündedir. Horkheimer, aynı zamanda, Amaçsal ve araçsal akıl ayrımını da yapar. Ona göre; Araçsal akıl, kapitalizmin gelişimi için araçsallaşan akıldır. Amaçsal akıl da toplumun idealini, amacını hedef alan akıldır. Araçsal aklı, aklın kapitalist teknolojik gelişmelere araç olması şeklinde tanımlar. Teknik akıl kavramı da araçsal akıldır ve Aristoteles’ten gelmektedir, der. Horkheimer, akılsal bir toplumda toplum-birey çatışmasının ortadan kalkacağını söyleyerek, Rousseau’nun ortak irade kavramına göndermede bulunur.
Horkheimer, aklın araçsallaşması, biçimselleşmesi üzerine şöyle der: “Aklın biçimselleşmesinin sonuçları nedir? Adalet, eşitlik, mutluluk, hoşgörü, geçmiş yüzyıllarda aklın doğasında var olduğu ya da gücünü akıldan aldığı varsayılan bütün bu kavramlar, düşünsel köklerinden kopmuşlardır. Hala birer amaçtırlar, ama onları değerlendirecek ve bir nesnel gerçekliğe bağlayacak rasyonel bir etmen yoktur” Horkheimer’ın analizlerinde, nesnel aklın görevi amaç belirtmektir. Nesnel akıl, olay ve olguları tarihsel bütünlüğü içinde anlamaya çalışır ve insanlara gelecek için toplumsal perspektifler de kazandırır. Öznel aklın görevi ise, araç belirlemektir. Öznel akıl, olay ve olguları pratik faydaları içinde anlamaya çalışır ve insanlara içinde bulundukları hayatta başarılı olmaları için perspektifler kazandırır. Bu anlamıyla baktığımızda öznel akıl, kapitalizmin isteyip teşvik ettiği akıldır. Bu akıl Aydınlanma dönemiyle beraber ön plana getirildiği için akıl, kendi düşünsel köklerinden kopup araçsallaşmış ve kapitalizmin bir formu haline gelmiştir.
Araçsal akıl anlayışı, insan eylemi için asli ve temel birtakım rasyonel amaçların olabilmesini kabul etmeyip, aklın tamamen, her nasılsa belirlenmiş keyfi birtakım amaçlara ulaşma noktasında etkin araçların seçimiyle ilgili olduğunu dile getirir.
Frankfurt okulu düşünürleri, araçsal aklı, aydınlanmayla başlayan süreçte aklın, sadece doğayı sosyal refah amacı doğrultusunda kontrol etme amacının bir aracı haline getirildiği iddia edilen, belirli bir amaca ulaşmak için en etkili ve en düşük maliyetli yolu bulmaya odaklanan akıl türü olarak tanımlar.
Bir amacı gerçekleştirmek için en kısa ve en az maliyetli olan yolu tespit etmek için gereken aklın kullanım biçimi olarak araçsal akıl, machiavelli’nin amaca giden her yol mübahtır önermesiyle apaçık bir şekilde de tecelli etmiştir.
Temelini faydacı dünya anlayışında bulan araçsal aklın bu kullanım biçimi insanı hayvandan aşağı bir ruh haline sürüklemektedir.
Araçsal aklın en tehlikeli yönü ise konformizmin etkisiyle yaşananların ideal olduğu yanılsamasına insanları yönlendirmesi, böylece ideale ulaştığını ve doğal olanın bu olduğuna ikna olan bireyler içinde bulunduğu düzenin adaletsizliklerine karşı dehşet bir tepkisizlik içine girmesidir.
Frankfurt Okulu düşünürlerinin Aydınlanmaya ve modernliğe ilişkin eleştiri ve değerlendirmelerinin oluşturduğu bağlamda ortaya çıkan bir terim olarak araçsal akılcılığı, insani faaliyetin nihai ve en yüksek amaçlarına değer biçilmesi sürecinde kullanan akılcılığın tam karşısında yer aldığını söylerler.
Araçsal akıl genelde tüm dünyada özelde ise ülkemizde hayatın her alanına nüfuz etmiştir,
Sonuç olarak yaşadığımız nesnel koşulların bir sonucu olarak Ahlak ta araçsallaşmış, bu süreçte bireylerin karakteri aşınmıştır. Bugün, belki de her zamankinden daha çok, gerçek kişilerle kurduğumuz ilişkiler zemininde içselleştirilmiş bir ahlak inşasına ihtiyaç vardır. Herkesi ne ise o olarak kabul eden, ortak bir normlar çerçevesi içerisinde herkesin kendi iyisine ve amacına saygı duyan bir ahlakın inşası mutlaka kurulmalıdır.
Hangi akıl sorusuna yanıt ise araçsal akıl yerine, toplumun idealini, amacını hedef alan amaçsal akıl tercih edilmeli, kullanılmalıdır.
Nizamettin Biber
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder