26 Mayıs 2018 Cumartesi

Atın Ağzında Kaç Diş Var?

Uygarlık tarihi incelendiğinde büyük kültürel değişmelerin kaynağı önemli buluşlardır. Ateşin keşfi, madenin eritilip alet yapılması, tekerleğin bulunması ve kullanılması, tarıma geçiş uygarlık tarihinin önemli milatlarıdır. Fakat tüm bunların nasıl bulunup geliştirildiği hakkındaki bilgimiz masaldan öteye geçmez. Tekerleğin dışında çivi, pusula, ampul, İçten yanmalı motor, matbaa, telefon, penisilin, internet buluşları bilimin gelişmesiyle meydana gelmiş, bilim de deney ve gözlemlerle gelişmiştir.

Söz konusu bu buluşlardan çok sonra üç önemli kültür olayına değinmek gerekir. Birincisi, insan kişiliğinin kutsallığının doğuşu ve o tarihe kadar sosyal statüsü ile ilgili olarak saygı gören insanın yerine, ahlak kurallarına uygun olarak her bireyin eşit uygulamaya layık olduğunun ortaya atılması, ikincisi ise eleştirel düşüncenin doğuşu ve geliştirilmesi, üçüncüsü, uygulamalı bilimlerin geliştirilmesidir.
Eleştirel düşüncenin doğuşundan sonra, uygulamalı bilimlerin doğuşuna kadar binlerce yıl geçti ve bireyler, fikir ve görüşlerini bir otoritenin ışığında, örneğin Aristo otoritesine, Kilise otoritesine veya örf ve adetler otoritesine göre düzenlemek yolu ile düşünmek ve yeni fikirleri bunların ışığında eleştirerek kabul veya ret etmek zorundaydı.
Bilimsel metodun gelişmesinde büyük rolü olan ve gözlemin babası sayılan Francis Bacon’dan alınan anekdot abartılı olsa da bilimsel gelişmeyi oldukça iyi anlatır; “M.S. 1432 yılında din mensupları arasında, devrin ileri gelen papazları önemli bir konuyu tartışmak amacıyla bir kilisede toplanırlar. Rahatsız edilmemek için kilisenin kapılarını sıkı sıkıya kapattırıp nöbetçiler dikerler Tartışma 13 gün durmadan devam eder. Bütün eski kitaplar, kayıtlar karıştırılır. Kapılar açılmaz, çünkü hararetli tartıştıkları o önemli konuda bir türlü anlaşmaya varamamışlardır.
Bu kadar öneme sahip tartışma konuları acaba nedir? Tartışma konusu: Acaba bir atın ağzında kaç tane diş vardır? 14. günün başında günlerce süren tartışmadan bıkan genç bir papaz nihayet dayanamayıp isyan eder: “Arkadaşlar, bu tartışmalarla bir sonuca varamayacağımız artık belli olmuştur. Konunun çok kolay bir çözümü olduğunu tartışanlara sıradan ve hiç duyulmadık bir çareyi uygulayarak tartışmayı sona erdirmelerini rica eder. Gelin, dışarıya çıkalım, bir at bulalım, ağzını açalım ve kaç tane dişi olduğunu sayalım!” der.
Papazlar; kendilerini rencide olmuş hissederek ; “Vay, bunları diyen sen misin? Dinsiz, imansiz, kafir!”deyip genç papazın üzerine yürürler, öfkelenirler, ortalığı velveleye verip, gürültü patırtı yaparak papaza saldırırlar, ona ağır darbeler indirerek, kendisini derhal kiliseden kovarlar. “Zira kiliseye daha yeni katılan bu küstah, şeytana uyarak, yol gösterici din adamlarının bütün öğrettiklerine aykırı, duyulmadık ve kutsal olmayan bir yoldan gerçeğin bulunacağını iddia ediyor” derler.
Deney ve gözlem bilimsel gerçeklerin bulunmasında tek güvenilir yol olarak kabulü ile bireyin düşünce hayatı yeniden şekillenir. Yeni şeylerin nasıl bulunacağı ve insanlığın hizmetine verileceği, bir takım fikirlerin otoritesine göre değil araştırmanın verilerine bakarak gerçeğin bulunması fikri dünyaya yayılır.
Kültür değişimlerinin birincisinin yarattığı ahlaki, ikincisinin yarattığı fikri olanaklar, üçüncüsünün pratiklik ve evrensellik değeri, insanlığın geleceği için ümit verici olması gerekmez mi? İnsanın bu üç önemli kültür olayına daha başka ilaveler yapılmayacağı kimsenin iddiası olamaz
Eğitimimiz, hayatı herkes için daha iyi hale getirici çalışmalara yönelmiş kuşaklar yetiştirme amacı güdüyor mu?, kişilik geliştirme ve davranış olumlamayı sağlayabiliyor mu?
Bilimsel araştırmalar insanlığın daha çok ve hızlı ölmesini yarayan savaş silahları keşfetmek yerine insanlığın barışına neden hizmet etmiyor?
Sahi farkında değilim, atın ağzında kaç diş tartışması devam mı ediyor?
Nizamettin BİBER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder