Geçtiğimiz
günlerde İstanbul’da meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki deprem, toplanma
alanlarının durumunu bir kez daha gündeme getirdi.
Afet
ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), kapsamlı bir açıklama yaparak,
toplanma yerlerinin tespitinde göz önüne alınan kriterleri açıkladı ve İstanbul’da
2 bin 864 adet toplanma alanı olduğunu duyurdu. Buna karşın İnşaat Mühendisleri
Odası (İMO) İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna’nın yaptığı açıklama ile 1999
depreminden sonra İstanbul’da 496 afet toplanma alanı belirlendiğini ve bu
sayının 77’ye düştüğünü, söyledi. Vatandaşların çoğunun e devlet üzerinden
arattırdığı acil toplanma alanlarının, mahalle aralarındaki küçük parklar,
bahçeler ve camiler çıktığını, olası büyük bir İstanbul Depremi’nde
vatandaşların çoğu, gerçek bir deprem toplanma alanının olmadığını habersiz. Suna,
deprem toplanma alanlarının altyapılarının hazır olması gerektiğini belirterek,
“Deprem sonrası ağır hasar almış alanlarda vatandaşlar nasıl yaşayacak bu
soruyu kendimize sormamız lazım. Deprem toplanma alanlarının altyapılarının
sağlamlaştırılması gerekiyor. İstanbul’da acil toplanma alanı olarak belirtilen
yerlere vatandaşların sığması mümkün değildir. Parklara, okul bahçelerine nasıl
sığacak insanlar. Bu alanlar depremin sıcak anında paniği atlatmak için
yapılmış küçük alanlardır. Bu alanların da binalardan uzak olması gerekiyor.
Siz bir binadan kaçıyorsunuz başka bir binanın yanındaki parkta durmanız
mantıklı değildir” diye konuştu.
Mevcut
toplanma alanlarının önemli bir kısmının gerekli kriterleri sağlamadığı ve 1999
depreminin ardından belirlenen alanların dörtte üçünün imara açıldığı öne
sürülüyor.
Bir
afetin yaşanmasının ardından hayatta kalanların yaşamlarına devam etmeleri ve
olası kayıpların da azaltılması için iki önemli kavram bulunuyor.
Depremin
ardından kurtulanların temel ihtiyaçlarını karşılayacakları güvenli alanlara
ulaşmalarında çok kilit rol oynayan, tahliye yolları.
İkincisi
de toplanma alanları. Sadece deprem riskine karşı değil, yangın gibi diğer afet
durumlarında da insanların güvenli kalmasını ve temel ihtiyaçlarına ulaşmasını sağlayacak
şekilde tasarlanmış olmalı.
Deprem
riski gözetilerek tasarlanan toplanma alanlarının Uluslararası standardı, kişi
başına 1,5 metrekare. Toplanma yerleri düzenlenirken, deprem sonrası bir
toplanma alanına ulaşacağı tahmin edilen kişi sayısına göre yapılan
hesaplamayla belli bir bölge için gereken kişi sayısının gözetilmesi gerekiyor.
AFAD,
toplanma alanını, “afet ve acil durumlar sonrasında geçici barınma merkezleri
hazır olana kadar geçecek süre içerisinde paniği önlemek ve sağlıklı bilgi
alışverişini sağlamak amacıyla halkın tehlikeli bölgeden uzaklaşarak
toplanabileceği güvenli alanlar” olarak tanımlıyor.
AFAD,
toplanma alanlarının 7 kritere göre belirlendiğini ifade ediyor ve bu
kriterleri şöyle sıralıyor: Bölgedeki nüfus yoğunluğu, Alanın ulaşılma ve
tahliye edilme kolaylığı, Alanın mümkün olduğunca engellilerin ve yaşlıların
ulaşımına uygun olması, İkincil tehlikelerden uzaklığı, Mümkün olduğunca
engebesiz düz arazilerde yer alması, Konut alanlarına yakın ancak yapısal ve
yapısal olmayan unsurlardan etkilenmiyor olması, Elektrik, su, tuvalet gibi
temel ihtiyaçlar ve benzeri unsurların karşılanabileceği yapılara yakın olması.
Basit
bir şekilde anlaşılan Toplanma alanı ayakta durulacak boş alan değildir. Doğal gaz,
Elektrik, su, kanalizasyon Alt yapısı hazır olan, konteyner, prefabrik yapı, ve çadır
kurulabilecek temizlenme, barınma ve yeme gibi temel ihtiyaçların giderilebileceği,
insanların bir arada kısa bir sürede olsa yaşamlarını sürdürebilecekleri toplanacak
insan sayısına göre planlanmış alanlardır. Bu kriterler eşiğinde İstanbul’da
belirlenen standartlarda toplanma alanları var mıdır? Varsa kaç tanedir?
Nizamettin
Biber